Anlatamiyordu bircok seyi. Hele ki deliliklerini Hani sussa utanc, konussa ucurum. Sahi nereden baslamali Insan bir seyler kaybederek bir seyler kazanir mi Disardan bilmez kimse. Insanlar bacadan tütene bakip, icinin sicak olduguna inanir. Oysa ben bilirim, yanan nedir, hangi yanimdir. Anlatmaya kalksam tükenirim, yazmaya niyetlensem namümkün. Susuyorum. Bazen sustukca birikiyorum bazen de azaliyorum. Bazen kendimi toparlamaya calistikca daha cok dagiliyorum. Lakin biliyorum ki ne kadar dagilsamda hayat sizlanmalari, sitemleri dinlemeyecek kadar mesgul ve hizli. Bilinmeli ki her inilti bir tek kendi bedeninde yankilidir
..
Iyi bir yazar ve sair icin gerekli olan tek sey cesur bir yürek ve onurlu bir kalemdir. Bu cümle sevgili Ikram Günesi okuyucularina tarif etmenin en dogru anlatimi olsa gerek. Umut Sonati, Caresizlik Mevsimi ve Mirim adli siir kitaplarindan sonra simdi de yeni bitirdigi öykü kitabiyla edebiyat dünyasina farkli bir giris yapmak icin hazirlaniyor. Öyküleri elime ulastiktan sonra, önce söyle bir göz attim, son derece klasik tarzda yazilmis öykülerdi bunlar. Hala bu tarzda öykü yazan birileri kaldi mi diye düsünürken bu beni hem sasirtti hem de mutlu etti. Cünkü bu tarz eserler edebiyat adina ayri bir umut, sevinc ve gururdur. Birinci, ikinci, ücüncü öykü derken bu öykülerin beni usul usul sarip sarmaladiklarini, icine aldiklarini fark ettim. Bunun nasil oldugunu bir süre sonra iyice anlamis oldum. Anladigim, Ikramin öykülerindeki ictenlik, derinlik ve sahicilikti. Ve bir diger önemli mesele hayatta karsiliginin olmasiydi. Elinizdeki kitabi okudugunuzda bana hak vereceginize inaniyorum.